GÜNDEMKOBİM TÜRKİYE

Cengiz Aygün Suyun üç hali mi, paranın üçüncü devri mi!..

Cengiz AygünSon iki-üç yüz yıldır “rezerv para” kavramı yoktu.
“Altın Standardı” kullanılmaktaydı.
Her ne kadar, iki dünya savaşı arasında Sterlin bir miktar rezerv para niteliği göstermiş olsa da, 1944 tarihine kadar en önemli geçer akçe altın idi.

2. Dünya Savaşı biterken/1944’de Amerika’nın parası dolar, “rezerv para” olarak kabul edildi.
Yani uluslararası ticarette, artık hemen her ülkenin kabul edeceği para dolardı.
Ne karşılığı?
1 ons altın 35 dolar sayılmak kaydıyla…
1971’e kadar böyle gelindi.
Bu tarihte doların ülkesi Amerika, rezerv paradaki “altın-dolar” ilişkisini bozdu ve “petrol-dolar” ilişkisini başlattı.
Bu ne demekti?
Bundan sonra, ülkeler ellerindeki doları getirip Amerika’dan altın alamayacaklardı ve petrol sadece dolarla satılacaktı.
Öyle de oldu ve “PetroDolar” sistemi başladı.

Şimdi ise yeni bir sürece girdik.
Dünya karışık ve küresel ekonomik sistem yeniden dizayn ediliyor.
Durum nedir?
Dolar’ın rezerv para rolü oransal olarak % 60’larda.
Yani, petrolün sadece dolarla satılmasına ilişkin kurulan sistemde gedikler açıldı demektir.

Hal ve ahval böyleyken farklı değerlendirmeler işitiyorum.
“…Sistem zaten adil değildi,
Amerika’nın oluşturduğu bir illüzyon vardı,
Küresel ekonomik sistem Amerika tarafından domine ediliyordu ve bu sürdürülebilir değildi…” deniyor ve;
Sonuç olarak da;
“…doların sonu geliyor/Amerikan kapitalizmi yıkılıyor/PetroDolar sistemi sona eriyor…” diye söyleniyor.

Peki, neye istinaden böyle söyleniyor?
Mesela Rusya, Avrupa ülkelerine doğalgazı ve dünyaya petrolü Euro olarak/milli paralarla da satıyor.
Mesela Arabistan Çin’le, Çin para birimi Yuan’la petrol satışını yapacağını açıklıyor,
Mesela Rusya Hindistan’la, kendi para birimleri üzerinden 3 milyon varillik petrol satış anlaşması imzalıyor,
Ve, bu tür anlaşmalar/alışverişler ve ticaret artacak deniyor…

Açıkçası ben, bu yorumu yapanlarla aynı fikirde değilim.
Sadece bir noktada hemfikirim.
Nedir bu?
PetroDolar denkleminin yerini yeni bir parasal sistemin alacağı yaklaşımı…
O da bir şartla,
Doları rezerv para yapan gücün bu yeni sistemi de kendisi ve kendi istediği gibi oluşturacağı varsayımı altında…
Neden böyle düşünüyorum?

Arkadaşlar,
Yaklaşık 65-70 yıldır, şu veya bu şekilde,
Her türlü saldırıya karşı acımasızca karşılık vererek,
Ve sistemin devamı için her türlü destekleyici enstrümanları oluşturarak ve algı operasyonlarını yaparak bugünlere gelen bir “Akıl ve Güç“, Allah aşkına düşünülen/hayal edilen şekilde ve dile getirildiği gibi öyle kolayca yıkılır mı!..
Sakın ola, sistemi savunduğumu düşünmeyin.
Asla öyle bir istek/talep ve düşünce içinde değilim.
Sisteme yönelik eleştirilerin, neredeyse hemen hepsine katılıyorum.

Ama biraz da gerçekçi olmak lazım.
Şuana dek süregelen sistem güçlünün sistemiydi ve bugüne kadar güçlünün gücü azalmadı.
Bence, sistemi kuran güç daha da akıllandı ve sistemi yaratan akıl daha da güçlendi.
Yani Çin ve Rusya, hele de Ukrayna kriz ve işgalinde bile aciz/zavallı ve ne yapacağını bilemez haldeki Avrupa ülkeleri mi sisteme kafa tutacak ve değiştirecek!..
Sizce, tüm bunlar olacak/dolar sistemi çökecek ve sistemin sahipleri de öylece oturacak,
Elleri armut toplayacak; öyle mi!..
Ben, asla ihtimal bile vermiyorum.
Neden?
Çünkü Küresel ekonominin,
Yani rezerv paranın,
Yani doların,
Yani mevcut sistemin sahibi Amerika değildir.

Amerika dediğimiz/sürekli söylediğimiz ve öne çıkarttığımız ülke, paranın sahiplerine gerektiği için vardır ve onların istediği ölçüde aktiftir.
Görünüşe aldanmayın.
Dolar Amerika’nın değildir, Amerika dolarındır,
Doların sahiplerinindir…

Şunu sakın unutmayın ki; bugün dolar olan rezerv para, yarın coin olur/dijital para olur, polar olur, solar olur; adı şu veya bu olur ama iddia ediyorum ki; önümüzdeki epeyce bir süre daha var olur ve yeni çağın konseptine uygun şekil ve görüntüde rezerv para olur, olmaya da devam eder.
Başınızı kaldırıp bir bakın lütfen,
Elimizdeki telefona bakın,
O telefonlardaki uygulamalara bakın, programlara bakın ve bunların, farkına bile varmadan hayatımızın taaa merkezine oturmasına bakın.
Facebook/YouTube/İnstegram/Twitter vb. gibi uygulamaların hayatlarımızda ve yaşamsal pratiklerimizde aldığı role bakın,
Bırakın bunların hepsini; internet temelli yaşamın vazgeçilmezliğine bakın!..
Hiç düşündünüz mü; bunlar kimin/bunları hayatımıza sokan kim/bunları vazgeçilmez hale getiren kimler?

“Ama Amerika zalim,
Ama Amerika sömürüyor,
Ama Amerika iki yüzlü…”
Evet haklısınız ve öyle.
Peki, bunları derken haklı olmamız, mevcut sistemin yok olacağı anlamına mı geliyor?
Bunları derken bile,
Sistemi kuranları eleştirirken bile, sistemin sahiplerinin/düzenin efendisinin bize sunduğu iletişim enstrümanları üzerinden seslendiğimizi unutmayın!..

Arkadaş, sen farkında bile olmadan öyle bir şey yapıyorsun ki; bu yol ve yöntemlerle/mevcut iletişim ve medya alternatifleri üzerinden sistemi eleştirirken, aslında sisteme hizmet ediyor/sisteme kazandırıyor ve sistemi güçlendiriyorsun.
En çok kazanan/büyüyen ve tüm dünyanın rantını toplayan firmalara bak; anlarsın.

Ukrayna’daki dramla ilgili fotoğrafları nerede paylaşıyorsun?
İnstagram‘da,
Nerede yorum yapıyorsun? Hatta Rusya yanlısı veya Amerikan karşıtı yorumları hem de…
Twitter‘da,
Sesli/görüntülü eleştirilerini nerede dile getiriyorsun?
YouTube‘de,
Eşine-dostuna mesaj atıyorsun? Nerede?
Whatsapp‘da…
Bu medya araçları kimin?
Düzenin Efendisinin…
Daha söyleyeyim mi? Gerek var mı?..

Arkadaş,
Elin oğlu dünyayı bir köye çevirdi köye,
Farkında bile değiliz.

Bu arada, mevcut sisteme ve sistemin eksiklerine/adaletsizliklerine/zalimliklerine dem vuran konuşmalar yapıp, yorumlar getirirken bile düzenin efendisinin ekmeğine yağ sürdüğümüzün farkında mıyız?
Nasıl mı diye soracak olursanız;
Onlar da, zaten bu sistemi değiştirmek istiyor,
Yeni bir düzen oluşturmak istiyor.
Aslında bizler de bu tartışmalarla, onların sistemi değiştirmeye dönük algı operasyonlarına çanak tutuyor, sosyolojik/psikolojik zemin oluşturma bağlamında onların istediği taşları döşüyoruz.
Tabir caizse, onların istediği kıvama geliyoruz.

Bakınız,
Kripto Para diye ekonomik bir enstrüman ortaya çıktı.
Siz bunun kendiliğinden ve spontane şekilde mi gündeme geldiğini düşünüyorsunuz.
Emin olun ki, bu bir tatbikattı.
Alıştırma ve ön yoklama idi…
Yakında, hem de çok yakında,
Belki de 2023 başında, adı ne olursa olsun; tüm coinlerin bir metal değerinden ibaret hale geldiğini görürseniz sakın şaşırmayın.
Benden söylemesi…
Elin oğlu Kripto Para/Coin üzerinden yapması gerekeni yaptı ve elde edeceğini etti ve artık, işin sonunun geldiği düşüncesindeyim.

Tek kalemde, farklı dijital enstrümanların,
Hem de “dolar bazlı” ekonomik değerlerin sahneyi ele geçireceği günler yakındır.

Sonuç:
Tek hamleyle, petrolü dolarla satmayacağım diye kafa tutmaya teşebbüs eden Saddam’ı/Kaddafi’yi rezil rüsva ederek öldüren/ülkelerinde istikrarın esintisini bırakmayan,
Petrol ve doğalgaz bakımından dünyada başat ülkelerden birisi olan Venezuela’yı yüzde bir milyon enflasyon oranlarıyla boğuşturan,
İngiltere’yi AB’den çıkartan, Avrupa ülkelerini ve Euro’yu tokatlamaktan imtina etmeyen/ben yoksam kendinizi bile savunmaktan acizsiniz eziklemesini yapan,
Ve bu uğurda, olası risklere karşı hiçbir şeyden imtina etmeyip herşeyi yapabilmeyi göze almış olan bir “Güç ve Akıl” Çin’e/Rusya’ya/Arabistan’a/Hindistan’a mı papuç bırakacak Allah aşkına!..

Arkadaşlar,
“Yeni Düzen” oluşturulurken,
Bunun için ilerlenirken,
Oyunun evreleri titizlikle pratiğe dökülürken,
Zerre tavize müsamaha gösterilmezken,
Bırakın Çin’i/Rusya’yı/Avrupa’yı; gerekirse Amerika bile oyunun kapsamına alınır ve gereksinim olursa Amerika bile birkaç devlete ayrılabilir.
Çin/Rusya/Hindistan ekonomisi çökertilebilir, halkları sokaklara dökülebilir ve gerekirse yönetimleri/rejimleri değiştirilebilir.
Avrupa bile hizaya çekilir, ki çekiliyor,
Gerekirse, daha derin ve ağır pratiklerle yüz yüze bırakılabilir.
Tüm bu nedenlerle de,
Ütopik hayallere girmeye gerek yok.
Paranın üçüncü devri başlıyor.
2022’nin ikinci yarısında, ülkelerde yaşanacakları görünce,
2023 başından itibaren küresel ekonomide olacakları yaşayınca ne dediğimi çok iyi anlarsınız!..

Son olarak;
İnsanlık hayatında, bırakın bir yılı; bir-üç-altı ayın bile çok uzun ve tarihi olaylara gebe olduğu,
Şaşılacak derecede değişim ve dönüşümlerin yaşandığı ve artarak yaşanacağı bir evredeyiz.
Derim ki; “büyük resme odaklanalım/gerçekçi olalım/gerçekliği görelim ve ona göre gardımızı alalım..”

Başa dön tuşu